İştahsızlık nedir?
İştahsızlık belenmeye karşı isteksizlik olarak tanımlanabilir. Tüm çocukların % 25-40’ında, büyüme geriliği olanların % 80’inde bulunmaktadır.
Genellikle 2 yaş civarında ortaya çıkan iştahsızlık çoğunlukla psikolojik veya tıbbi sebeplerden kaynaklanmaktadır. İştahsız çocuk, ağızdan beslenmeye karşı direnç gösteren, dolayısıyla büyüme ve günlük aktiviteler için gerekli enerji ve proteini alamayan çocuklara denir. Çocuğun büyümesi ve gelişmesi ile ilgili bir sorun yoksa çocuk tıbben iştahsız değildir. Çocuğun besinleri gerçekten yememesinin yanı sıra, aileyi tatmin edecek kadar yemek yememesi de o çocuğun iştahsız olarak algılanmasına neden olabilmektedir. Çocuğunuz sizi mutlu edecek kadar yemek yemeyebilir, ama tükettikleri ile normal büyümesi devam ediyorsa sorun yoktur.
Çocuklarda iştahsızlık neden olur? Gerçek iştahsızlık mı? Yoksa yiyeceği reddetmek mi?
Yemeği reddetme eğilimi, genellikle altta yatan ve çocuğu rahatsız eden psikolojik bir neden olduğunda ortaya çıkmaktadır. Çocuğunuzun sizinle en yoğun iletişim alanlarından biri de yemektir. Ancak yemek saatleri bazen işkenceye dönüşebilir. Çocuğunuz yemeği reddetmeyi silah olarak kullanabilir ve sıklıkla da galip gelir. Gerçek iştahsızlıkta ise genellikle altta yatan organik bir sebep vardır. İştahsızlık kansızlık, bağırsak parazitleri, kabızlık, karın ağrısı, yemek sonrası şişkinlik, bulantı, yavaş mide boşalması, erken tokluk hissi veya çeşitli hastalıklar (idrar yolu enfeksiyonları, metabolik hastalıklar...) gibi tıbbi sebeplerden kaynaklanıyor da olabilir. Mide boşalmasının geçikmesi çocuğun tokluk süresinin uzamasına, dolayısıyla da bir sonraki öğünde acıkmamasına sebep olur. Yenidoğanlarda yapılan bir çalışmada mide bölgesine masaj yapılması ile mide boşalma hızının arttığı ve bebeklerin kilo alımlarının arttığı bulunmuştur.
İştahsızlık nelere sebep olur?
İştahsızlığın en belirgin olarak sebep olduğu sorun yetersiz büyümedir. Büyüme, çocukluk çağının en önemli süreçlerinden biridir. Çocuklar yaşamlarının ilk yıllarında çok hızlı bir büyüme sergilerler. 1 yaşına geldiklerinde doğum ağırlıkarının 3 katı ağırlığa ulaşırlar. Ancak bu hızlı büyüme bir yaşından sonra yavaşlar. 1 yaşdan 4 yaşa kadar yılda ortalama 2 kilo artış beklenir. Dolayısıyla anne babaların bir yaşından sonra çocukların büyümeleri konusunda çok büyük beklenti içine girmemeleri gerekir.
İştahsızlık sonucu yeterli beslenemeyen çocuklarda ilk önce kilo artışı yetersizdir, iştahsızlığın uzun süre devam etmesi durumunda boy uzamasında da yavaşlama söz konusu olacaktır. Bu nedenle çocukların kilo ve boy kontrollerinin yeterli sıklıkta yapılması çok önemlidir.
İştahsızlık, çocuğun kilo vermesi boyutuna ulaştıysa o zaman mutlaka müdahale edilmelidir. Bu durum kilo artışını ve boy uzamasını engellediği gibi, besin yetersizliğine bağlı olarak vitamin ve mineral eksikliklerine de neden olur.
Yetersiz beslenme sonucu bağışılık sistemi zayıflar, çocuklar enfeksiyonlara karşı daha yatkın hale gelirler, daha sık ateşli hastalık geçirirler.
Çocuğun yemek seçimini etkileyen faktörler nelerdir?
Beslenme davranışı öğrenilen bir davranıştır. Çocukların öğrenmeleri ise taklit ederek ve gözlemleyerek olur. Bu nedenle evdeki aile bireylerinin besinlere karşı tutumları da son derece önemlidir. Yemek seçen bir anne/baba veya yemek ile ilgili olumsuz yorumlarda bulunan ağabey veya abla, çocuğun da besin seçimini etkileyecektir.
Oyun çocukları için oyun oynamak çok önemlidir. Çocuklar bu süreçte yemek yemeyi unutabilirler veya oyun oynama isteği yemek yemeyi reddetmeye dönüşebilir. Sofra düzeninin olmaması veya çocuk seviyor diye hep aynı besinlerin pişirilmesi de çocuğun sıkılmasına ve iştahsız olmasına sebep olabilir.
İştahsız çocuğa yaklaşım nasıl olmalıdır?
İştahsız çocuğa yaklaşımda en önemli nokta, iştahsızlığın neden kaynaklandığnı bulmaktır. İştahsızlık, besini bilinçli olarak reddetme ise ve altında psikolojik bir sebep (yeni bir kardeş, anne-baba ayrılığı, okul ile ilgili sıkıntı vb.) yatıyorsa, mutlaka bir psikolog desteği alınmalıdır.
İştahsız çocucuğa karşı baskıcı ve azarlayıcı bir tavır içinde olmamak gerekir. Çocuğu yemeye zorlamak ileride çocuğun beslenme davranış bozuklukları sergilemesine sebep olmaktadır. Aynı şekilde çocuk yemeğini yemedi diye cezalandırmak da doğru değildir.
Lokmayı uzun süre ağzında çeviren, yutmamak için zaman kazanmaya çalışan, tabağındaki yemeği bir türlü bitiremeyen bir çocuk karşısında önce aklımıza fiziksel bir rahatsızlığın var olup olmadığı gelmelidir. Örneğin; yüksek ateş, kulak ağrısı, boğaz ağrısı, nefes almayı güçleştiren nezle ve grip gibi üst solunum yolları enfeksiyonları çocuğun sofrada nazlanmasına neden olur. Çocuğun sofrada oyalanması ve yemeğini ağır yemesi karşısında tepki göstermemek en iyisidir. Bu arada çocukla konuşmak, hikayeler anlatmak, şakalar yapmak da onun yemek yemesini zevkli hale getirebilir. Sofrada geçirilen zamanın hem anne-baba hem de çocuk açısından işkenceye dönüşmemesi çok önemlidir.